KULLANILMAYAN MARKANIN YAYIMA İTİRAZDA DAYANAK OLAMAYACAĞI İLE HÜKÜMSÜZLÜK VE TECAVÜZ DAVALARINDA DEFİ OLARAK İLERİ SÜRÜLMESİ
6769 SAYILI SINAÎ MÜLKİYET KANUNUNA GÖRE KULLANILMAYAN MARKANIN YAYIMA İTİRAZDA DAYANAK OLAMAYACAĞI İLE HÜKÜMSÜZLÜK VE TECAVÜZ DAVALARINDA DEFİ OLARAK İLERİ SÜRÜLMESİ
YAYIMA İTİRAZDA DAYANAK OLARAK GÖSTERİLEMEYECEĞİ
SMK madde 19/2 Yayıma itirazın incelenmesi başlıklı hüküm incelendiğinde anlaşılacağı üzere; bir markanın yayımına itiraza gerekçe gösterilen markanın tescil tarihinden itibaren beş yıllık süre içinde Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Ancak TPE nezdinde yapılan itiraz başvurularında bu husus kimi zaman tescil başvurusunda bulunan tarafın dikkatinden kaçmaktadır. Oysaki henüz TPE nezdinde inceleme aşamasında olan markanın başvuru sahibi için hem kolay hem de hızlı bir çözüme ulaşmayı sağlayabilecek bir haktır.
Yayıma itirazın incelenmesi madde 19
“6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir.”
HÜKÜMSÜZLÜK DAVALARINDA KULLANMAMA DEF’İ OLARAK İLERİ SÜRÜLMESİ
Yayıma itirazda da olduğu gibi marka sahibi, sonraki tarihli markanın hükümsüzlüğünü talep ettiğinde, karşı taraf itiraz sahibinin tescilli markasını beş yıldan daha uzun süredir kullanmadığı def’ini ileri sürme hakkına sahiptir. Beş yıllık süre ise dava tarihi esas alınarak hesaplanmaktadır.
Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise hükümsüzlük talebinde bulunan taraf 19’uncu maddenin 2’nci fıkrasında düzenlendiği üzere itiraz gerekçesine dayanak olarak gösterdiği markasını Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması gerekmekte olup, aksi takdirde itirazı reddedilecektir.
MARKA HAKKINA TECAVÜZ DAVALARINDA KULLANMAMA DEF’İ OLARAK İLERİ SÜRÜLMESİ
6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanununda marka hakkına tecavüzü düzenleyen 29’uncu maddenin 2’nci fıkrası ile aleyhine tecavüz iddiasında bulunulan kişiye, marka sahibine karşı markayı kullanmama def’inde bulunma hakkı getirilmiştir.
Marka hakkına tecavüz iddiasıyla ikame edilen davada, davalı tarafın davacının tecavüz iddiasına dayanak gösterdiği markayı beş yıldan uzun süredir tescilli olmasına rağmen en az beş yıldır kullanmadığını veya kullanıma beş yıldan uzun süre kesintisiz olarak ara verdiğini ve bu sebeple tecavüz iddiasında bulunamayacağını ileri sürme hakkına sahiptir. Beş yıllık süre belirlenmesinde ise dava tarihi esas alınmaktadır.
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller Madde 29
“(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.”
Gerek yayıma itirazda gerekse de tecavüz ve hükümsüzlük davalarında ileri sürülebilecek bu hak tescil talebinde bulunan tarafın haklarını koruyan bir hüküm olup, dava sürecinin uzamasının ve gereksiz masraf yapılmasının önüne geçmektedir. Özellikle itiraz eden tarafın yabancı şirket olması ve Türkiye’de tebligat adresinin olmaması halinde tercüme ve tebligat masrafları oldukça yüksek olacaktır.
Sonuç olarak; yayıma itiraz eden, hükümsüzlük veya tecavüz davası ikame eden tarafın tescil tarihinden itibaren ülkemizde son 5 yıldır ciddi bir kullanımı olup olmadığının öncelikli ve ivedilikli olarak incelenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde Kanunen itiraza dayanak gösterilemeyecek olan bir marka sebebi ile markanın tescili gecikmekte, özellikle itiraz eden tarafın yabancı şirket olması ve Türkiye’de tebligat adresinin olmaması halinde yüksek tercüme ve tebligat masrafları ödemek durumunda bırakılmaktadır.
Av. Pınar Duman